Beyaz Rüya Moskova

Beyaz Rüya Moskova

Beyaz Rüya Moskova

BEYAZ RÜYA MOSKOVA

Ne kadar soğuk olursa olsun her daim bütün dünyanın ilgisini üzerinde toplamayı başaran Moskova’ya karlarla kaplı beyazlar çok yakışıyor. Geçmişini bugüne adapte eden ender şehirlerden biri olan Rusya devletinin başkenti büyüleyici bir ruha sahip.

Köklü bir geçmişe sahip olan Rusya’nın başkenti Moskova, bugün milyonlarca turist ağırlayan ve birçok insanın görmek için hayaller kurduğu bir şehir. Eğer modern gökdelenleri saymazsak Tolstoy’un bundan 140 yıl önce Moskova için söylediği “yufka yürekli, rahat, gevşek ve anaerkil eski kent” tanımına hala uyduğunu söyleyebiliriz. Şehrin bazı yerlerinde kapitalizmin zenginliği insanın başını döndürse de geçmişten bugüne kadar gelen ve hala kusursuz biçimde varlığını koruyan tarihî izler şehre esas kimliğini kazandıran etkenler olarak ön plana çıkıyor.

Dünyaca ünlü Kızıl Meydan’ı, rengarenk görüntüsü ile bir sarayı andıran Aziz Vasil Katedrali, Kremlin Sarayı, tarihî yapıları, kafeleri, restoranları, parkları, caddeleri, eğlence hayatı ve rengarenk Noel festivalleri ile Moskova kış mevsiminin en çekici rotalarından biri.

İşte ben de soğuk bir kış gününde bu rüya şehirde buldum kendimi. Hava ne kadar soğuk olursa olsun, Moskova’nın karlar altında büyülü bembeyaz görüntüsü ve rengarenk ışıkları soğuk havayı unutturmaya yetiyor.

Moskova’da ulaşım için en iyi seçenek popüler olan mobil uygulamalar ile taksi çağırmak. Bu araçlar, şehirdeki normal taksi ücretlerinin en az yarısı kadar daha ucuz. Çağırdığım araçların bulunduğum yere gelmesi ise 5-10 dakikayı geçmedi. Gerçekten çok kullanışlı.

Bir diğer seçenek daha var ki, başlı başına bir olay; 140 istasyonu ile dünyanın en büyük metro sistemlerinden biri olan tarihi Moskova Metrosu. Savaş zamanlarında sığınak olarak kullanılabilecek şekilde inşa edilen metro istasyonlarının her biri adeta bir sanat müzesi. Detaylar inanılmaz. Moskova metro istasyonlarında, birçok sarayda bulunan avize sayısından daha fazla avize bulunduğunu söyleyebilirim.  Metro tabelalarında Kiril alfabesi turistleri zorlasa da cep telefonuna indirilen uygulamalar ile bu problem kolayca çözülebiliyor. Bir şehir efsanesine göre Moskova’da yalnızca devletin kullandığı gizli bir metro hattının olduğu da söyleniyor. Ruslar böyle gizemli hikayelere gerçekten bayılıyor.

Moskova pahalı bir şehir olduğu için konaklama da ucuz değil. Fakat bununla beraber trafik göz önünde bulundurulduğunda, şehir merkezinde bulunan Kızıl Meydan ya da Arbat Caddesi çevresindeki uygun yerlerde konaklamak, zamanı en iyi şekilde kullanmanın yanında güvenlik açısından da çok cazip.

Şehirde gezilecek yerlerin en başında ise Kızıl Meydan geliyor. Meydanın bir tarafında rengarenk görüntüsü ile turistlerin ilgi odağı olan Aziz Vasil Katedrali bir masal diyarı gibi. Meydanın diğer köşesinde ise Kremlin Sarayı bulunuyor. 1147’de inşa edilen yapı Moskova’nın simgelerinden biri. Tarihte pek çok Çar’a ev sahipliği yapan saray, bugün de Rusya devlet başkanlığına ikametgâhlık yapıyor. Sarayın bahçesi belirli bir ücret karşılığında gezilebiliyor.

Meydanda kurulan Noel marketlerinde Rusların lezzetli Blini kreplerini tatmak ayrı bir keyif.  Bu festivaller en çok çocukların işine geliyor sanırım. Ellerinde rengarenk şekerler ve oyuncaklarla çocuklar mutluluktan kendinden geçiyor. Hava soğuk tabii ki ama kimin umurunda! Lenin Mozelesini de ziyaret ettikten sonra Moskova’nın en büyük alışveriş merkezi olan Gum’a atıyorum kendimi.  Gum, mimari yapısı ve içinde bulunan lüks ve pahalı markalara ait mağazaları ile kendine has tarzı olan farklı bir alışveriş merkezi. Buradaki dondurmacıların kremalı dondurmaları ise enfes!

Şehirde ki ilk akşamımda ise heyecanlıydım. Rusların gurur kaynağı olan dünyaca ünlü Bolşoy Tiyatrosu’nda bir gösteri için bilet bulmuştum.  Moskova tam bir kültür ve sanat şehri ve Bolşoy Tiyatrosu bunun en büyük kanıtı. Ortamın ne kadar şaşalı olduğunu kelimeler ile anlatmak mümkün değil! Bolşoy’da bir gösteri seyretmek için opera ya da baleden çok iyi anlamanız şart değil. Ama çok etkileneceğiniz muhakkak. Bolşoy Tiyatrosu için biletinizi seyahatten önce web sitesinden satın almakta fayda var.

Eski (Stary) ve Yeni (Novy) Arbat olarak ikiye ayrılan Arbat caddelerinden özellikle trafiğe kapalı olan Eski Arbat kafeleri ve hediyelik eşya dükkanları ile çok keyifli bir yer. Yeni Arbat’ta ise daha modern mağazalar ve restaurantlar yer alıyor.

Moskova’nın en lüks caddesi ise dünyanın en ünlü markalarına ait restaurantların ve mağazaların bulunduğu Tverskaya Caddesi. Bu caddede bulunan bazi daire fiyatları duyunca insana dudak uçuklatıyor. Cadde Kızıl Meydan’a yakın yürüyüş mesafesinde. Tverskaya’ya geçmeden önce Rus Devlet Tarih Muzesi de ziyaret edilebilir. Müzede tarih öncesi Ruslar, Romanov Hanedanlığı döneminden milyonlarca eser bulunuyor.

Tverskaya’ya yakın bir mesafede bulunan Petrovska Caddesi’ndeki Cafe Mandarinovy Gus ise benim favori mekânım. İnsanı fotoğraf çekmeye zorlayan güzel iç mekânı ile beraber yerel Rus ve Avrupa mutfağından seçenekler sunan zengin bir menüsü var. Fiyatlar ise şaşırtıcı derecede uygun. Moskova’da ünlü Pushkin Café’ye de uğramadan olmaz. Özellikle kızarmış Pelmeni mutlaka denenmeli. Tabii ki şehirde restaurant ve kafe olarak sayısız farklı seçenek mevcut.

Açık hava buz pateni pisti ile Gorky Park görülebilecek eğlenceli yerler arasında. Manezh Meydanı’nda bulunan dünyanın en büyük Noel Topu ise sosyal medyada Moskova’dan en çok fotoğraf paylaşılan yerlerden biri. Şehirde Novodevichy Mezarlığı gibi ziyaret edilebilecek ilginç yerler de var. Yeltsin, Khrushchev, Chekhov gibi ünlü isimlerin yattığı mezarlıkta yazarımız Nazım Hikmet’in kabri de bulunuyor. Novodevichy’e girişte küçük bir meblağ giriş ücreti alınıyor.

Hediyelik eşya olarak ise matruşkalar Moskova’da çok popüler ve her yerde bulmak mümkün. Raflarda dünyanın birçok ünlü liderin matruşkalarını görebilirsiniz. Ben aralarında bir tanesini buldum ki! Sevgili Atamı görünce kaçırmayıp Moskova hatırası olarak hemen satın aldım.

Yorumlar
Yorum Yap