Bir Ortaçağ Masalı Tallinn

Bir Ortaçağ Masalı Tallinn

Bir Ortaçağ Masalı Tallinn

BİR ORTA ÇAĞ MASALI TALLİNN

 

 

Tarih boyunca İskandinav ülkeleri ile Rusya arasında bir geçiş noktası ve ticaret merkezi olan Estonya’nın başkenti Tallinn, bu günlerde ise Orta Çağ masallarını andıran mimarisi ve atmosferi ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.

Estonya tarih boyunca farklı dönemlerde Rusya hakimiyetine girse de sanıldığı gibi Rus kökenli bir millet değil. Bu konuda diğer Baltık ülkeleri Litvanya ve Letonya’dan ayrılan ülkenin tarihinde aslında Finlandiya ile akrabalık bağları bulunuyor.  Bugün de Tallinn’de Estonlardan çok, Finlileri görmek mümkün.

Finlandiya Körfezi’ne komşu olan Tallinn’den Helsinki’ye feribot seferleri ile kısa bir zamanda ulaşılabiliyor. Eğer yeterli vakit olursa Tallinn seyahatine günü birlik bir Helsinki gezisi bile eklenebilir.

Tallinn Havalimanı’na iner inmez duvarlarda gördüğüm “Tallinn’de musluk suyu içilir” yazısı dikkatimi çekiyor. Bagajımı aldıktan sonra şehire kolayca varıyorum.  Bugün yaklaşık 500bin nüfusa sahip olan Avrupa’nın bu küçük başkentinde ulaşım oldukça kolay. Hem yerel hem de dünya çapında bilinen cep telefonu taksi uygulamaları ile uygun fiyatlara istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca gezmek istediğiniz müze sayısına göre bir hesap yaparak Tallinn Card satın alabilirsiniz. Bu kart ile şehirdeki toplu taşıma hizmetleri ücretsiz kullanılabiliyor.

Tallinn Card’tan bahsetmiş iken Tallinn yaklaşık 70 müzeye ev sahipliği yapan bir şehir. Bu müzelerin arasından benim tercihlerim ise eşsiz bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan Kumu Sanat Müzesi ve bir buzkıranı gezip, bir denizaltının içini görebildiğim Lennusaadam Denizcilik Müzesi oldu.

Şehirin en can alıcı noktası ise insana kendini Orta Çağ zamanlarında hissettiren ve Unesco tarafından Kültür Mirası ilan edilerek koruma altına alınan Eski Şehir bölgesi. Etrafı tarihi duvarlar ile çevrili olan Eski Şehir’in sokaklarında kaybolmak, şehri çevreleyen tarihi duvarlar, geçitler, kuleler ve hatta kapıların arasında Orta Çağ’ın izlerini sürmek çok keyifli. Eski Şehir’den uzaklaştıkça Orta Çağ mimarisinin yerini komünist dönemin izlerini taşıyan apartmanlar alıyor.

Tallinn Avrupa’nın yürüyerek gezilebilecek en güzel başkentlerinden biri diyebilirim. Eski Şehir gezime iki kule arasındaki Viru Kapısı’ndan geçip, Aşağı Kasaba’da bulunan St. Olaf Kilisesi’ni ziyaret ederek başlıyorum. 12. Yüzyılda inşa edilen kilise yapıldığı dönem 159 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek yapısı imiş ve bu ünvanı uzun bir süre korumuş. St Nicholas ve Holy Ghost kiliseleri de bu bölgede. Buradan Pazar Yeri olarak anılan Ana Meydan’a varıyorum. Her tarafta hediyelik eşya satan dükkanlar, kafeler, Viking kıyafetli Eston kızlar ve tabii ki turistler ile burası şehirin en turistik noktası. Özellikle Noel zamanı burası tam bir şölen alanına dönüşüyor. Burada kurulan noel marketleri Avrupa’nın en ünlülerinden. Biraz üşüyünce meydandaki kafelerden birinde ünlü sıcak çikolatalarından içip biraz dinlendikten sonra Baltık Denizi’ne kadar bütün şehrin manzarasını görebildiğim Toompea Tepesi’ne üşünmeden çıkıyorum. Yol boyunca Arnavut kaldırımlar dikkat çekiyor. Burada “The times we had” duvar yazısı ile beraber şehir manzarası fotoğrafı çektirmek ise Tallinn’in en başta gelen ritüellerinden biri. Tepeye çıkmış iken, Estonya’da Rusya etkisinin en önemli sembolü olan ve güzel bir mimariye sahip olan Alexander Nevsky Katedrali de görülmeye değer.

Zaten çok küçük bir şehir olan Tallinn’de bu etkileyici ortamı hem gündüz hem de gece yaşayabilmek açısından konaklama için Eski Şehir ya da çevresini tercih etmek çok cazip.

Şehirdeki favori mekanım ise tadını unutamadığım enfes geyik eti ile Rataskaevu 16 oldu. Her konuda çok başarılı bir restaurant olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında Olde Hansa’da ortaçağ temalı, keyifli bir deneyim yaşatan bir mekan. Fiyatlar biraz pahalı olsa da, çalışanlarından, masalarına, tabak çatalından, yemeklerine kadar alışagelmedik, çok farklı bir ortam. Özellikle mantarlı çorbası nefis. Eski Şehir’de bulunan çikolatacı Kalev’in badem ezmeleri ise anlatılmaz, yaşanır ! Hediyelik eşya için troll ve viking bebekler var. Hepsi çok tatlı. Yün giysiler de çok popüler.

Gezmek için şehirde başka seçenekler de mevcut. Eski Şehir ve limandan yürüyüş mesafesinde olan bohem Kalamaja bölgesi sıcacık kafeleri ve rengarenk evleri ile turistlerin çok ilgisini çekiyor. Yeşil ile mavinin buluştuğu, insanın ruhunu dinlendiren Kadriorg Park’ta başka bir seçenek. Yalnız değilseniz Estonların sevdiği iki kişilik Tandem adı verilen bisikletler ile bu parkı gezmek keyifli olabilir.

Estonlar hakkında bahsedilmesi gereken bir konu ise iletişim ve bilişim sektörü. Bir çok Avrupa başkentinin aksine, Tallinn’de hemen hemen her yerde ücretsiz internet hizmeti(WİFİ) bulunuyor. Estonya özellikle bu konularda çok gelişmiş. Yazılım ve bilişime büyük yatırım yapıyor. İngilizceye hakim, açık görüşlü ve çok iyi eğitilmiş bir genç nesil var. Bu sektörde kendi insanına yaptığı yatırım ile günümüz iletişim çağında doğru yolda olduğunu düşündüğüm Estonya, geleceğin Finlandiya’sı olmaya aday görünüyor.

Yorumlar
Yorum Yap